12 Temmuz 2018 Perşembe

atatürk'ün çarşaf ve peçe'yi yasaklaması









chp ve kemalizm çarşaf ve islam düşmanıdır bunun birçok örneğini Neden Din Düşmanı atatürk Diyorum isimli yazımda açıkladım


çarşaf konusunda chp iki türlü yaklaşmıştır birincisi atatürk’ün 1923’te yaptığı konuşmada görüldüğü gibi bugünkü müsteşrik sahte hocaların dediği gibi direk çarşafa karşı çıkmamış ama ne gerek var gibi sözlerle çarşaf yerine daha ılımlı! kıyafetleri tavsiye etmiştir





ancak gücü eline aldıkça yerel yönetimler tarafından çarşaf yasağı uygulanmıştır. hatta bu yasak zulüm boyutuna ulaşmıştır


bizzat ninemin anlattığına göre ninemin annesine jandarma köye gelerek başını açmasını söylemiştir


yani kimse kimseyi kandırmasın atatürk sadece çarşaf düşmanlığı değil islam düşmanlığı yaptı


“Elimde güç olsa tüm kadınların başını bir gecede açtırırım” diyen atatürk için başka örneğe laftan anlayan için gerek yok!





Hilâliahmer kadınlar şubesinin tertip ettiği bir çay ziyafetinde (21. 3. 1923) Atatürk kılık kıyafet konusundaki düşüncelerini açıkladı:


"Memleketimizin bazı yerlerinde, en ziyade büyük şehirlerinde, tarzı telebbüsümüz, kıyafetimiz, bizim olmaktan çıkmıştır. Ya ifrat, ya tefrit. Ya çok kapalı, çok karanlık bir şekli harici gösteren bir kıyafet, veyahut Avrupa'nın en serbest balolarında bile kıyafeti hariciye olarak arz edilemeyecek kadar açık bir telebbüs. Bunun her ikisi de, şeriatın tavsiyesi, dinin emri haricindedir. Bizim dinimiz, kadını, o tefritten de, bu ifrattan da tenzih eder. Dinimizin tavsiye ettiği tesettür, hem hayata, hem fazilete, uygundur. Kadınlarımız, şeriatın tavsiyesi, dinin emri mucibince tesettür etselerdi ne o kadar kapanacaklar, ne de o kadar açılacaklardı. Tesettürü şer'i, kadınlar için mucibi müşkilât olmayacak, kadınların sosyal hayatta, iktisadi hayatta, erkeklerle teşriki faaliyet etmesine mâni bulunmayacak şekli basittedir. Bu şekli basit, heyeti içtimaiyemizin ahlâk ve adabına mugayir değildir. Tarzı telebbüsümüzü, ifrata vardıranlar, kıyafetlerinde aynen Avrupa kadınını taklit edenler, düşünmelidir ki, her milletin kendine mahsus ananesi, adeti, kendine göre milli hususiyetleri vardır... Kadının tarzı telebbüsünde (giyim kuşamında) teceddüt (yenileşme) yapmak meselesi mevzubahis değildir. Milletimize bu hususta yeni şeyleri belletmek mecburiyeti karşısında değiliz. Fertler, her türlü şekilleri tatbik edebilir, kendi zevkine, arzusuna, terbiye ve seviyesine göre istediği kıyafeti ihtiyar eyleyebilir."





Ankara milletvekili Aka Gündüz de peçe ve çarşaf konusuna açıklık getirmişti: "Türk inkılâbı, çarşaf ve peçe için yapılmış bir inkılâp değildir. Türk inkılâbında çarşaf ve peçe diye bir şey yoktur."





CHP, Dördüncü Büyük Kurultayı'nda, (9-16 Mayıs 1935) çarşafın ve peçenin yasaklanması için iki önerge veriliyor.


Birincisi, Gazeteci Hakkı Tarık Us'un takriri: "Peçe ve çarşafın kaldırılmasını dilerim"


İkincisi, Diyarbakır milletvekili General Kâzım Sevüktekin'in takriri: "Peçenin yasaklanmasını dilerim"





Tarih, 16 Mayıs 1935. Kongrenin son günü.


"Dilek Komisyonu"nun raporunun okunmasına geçildi. Rapor, başta Muğla ve Sivas olmak üzere CHP teşkilatlarından, çarşaf ve peçenin yasaklanmasına dair gönderilen dilekçeler üzerine hazırlanmıştı.


kadınlarımızın yüz karası gibi görünen bu kılıktan onları çıkarmalı mıdır?


Komisyonumuzun birtakım arkadaşları bu ikinci görüştedir. Ancak çarşaflı değil, peçeli kadının ve ne idüğü belirsiz bir kılıkta sokaklarda dolaştırılmasının polis kanunlarıyla yasak edilmesinin amaca çabuk varma noktasında lüzumuna kanidir.





Anadolu'da peçe ve çarşaf aleyhindeki çalışmalar CHP'nin bu kurultayından önce başladı. Özellikle yerel basın, peçe ve çarşafın çağdışı olduğunu ve bunun ahlakla bir ilgisi olmadığını yazdı. Bazen bu yayınlar ağır ithamlara neden oldu: "Çarşafta ırz ve peçede namus arayan gafletin, o örtü içinde ne zilli maşaların saklı, ne çengilerin gizlenmiş olduğunu bilmemesi ne yazıktır." (Hakkın Sesi, 30.7.1934)





CHP kongresinden önce bazı belediye meclisleri aldıkları kararla çarşaf ve peçenin giyilmesini yasaklamıştı. Örneğin, Adana Belediye Meclisi 15 Şubat 1935'te aldığı kararla, 16 Mart 1935'ten itibaren peçenin ve çarşafın giyilmesini oybirliğiyle yasakladı.





"Bizim kadınlarımız, bazı yerlerde Avrupa kadınlarını bile gıptaya sevkedecek kadar ilerlemişlerdir ve eğer kadınlarımız yalnız bu yönü düsünür ve yalnız sıklıkta, zerafette Avrupa kadınlarını bile geçmeyi amaç kabul ederse kadınlık hayatında, dolayısıyla bütün milletin hayatında varmak istediğimiz mutlu inkılaba ulaşmakta kolaylık sağlayamayız."





"Kadınlık meselesinde dış görünüş ve kıyafet ikinci derecededir. Asıl mücadele alanı, kadınlarımız için görünüş ve kıyafette başarıdan daha çok, asıl başarılı olunması gereken alan ışıkla, kültürle, gerçek faziletle süslenmek ve donanmaktır. Ben saygıdeğer hanımlarımızın Avrupa kadınlarından daha aşağıda kalmayacak, tersine pek çok yönlerde onların üstüne çıkacak ışık ve kültürle donanacaklarına kesinlikle kuşkü duymayan ve buna kesinlikle emin olanlardanım."


Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, II. Cilt, s. 151 - 153.





M. Kemal Atatürk’ün kadın giyimi konusunda bir kanun çıkarmaması, bazı çevrelerce onun örtünmeye karşı olmadığına bir delil olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Oysa örtünmek (Çarşaf ve Peçe vs.) onun döneminde yasaklanmıştı.[1] Hakkı Uyar’ın da belirttiği gibi, yasaklama kararı, Şapka’ya ilişkin düzenlemeden farklı olarak, bir yasa çıkarılmadan fakat “yerel önlemlerle” uygulanmaya çalışılmıştı.[2]Dolayısıyla M. Kemal’in kadınların örtünmesine karşı olduğu şüphesizdir.[3] Nitekim 1918 yılında Karlsbad’ta bulunduğu sırada kaleme aldığı hatıralarında “Velhasıl netice: Bu kadın meselesinde cesur olalım. Vesveseyi bırakalım… Açılsınlar”[4] şeklindeki düşüncelerini kaleme almış ve sadece yakın arkadaşlarıyla paylaşmıştır. Örneğin, Ibrahim Süreyya (Yiğit) ve Mazhar Müfit (Kansu) ile 1919 senesinde yapmış olduğu ve gizli kalmasını tembihlediği mülakatta, “Tesettür (örtünme) kalkacaktır.” dediği Türk Tarih Kurumu tarafından basılan Mazhar Müfit Kansu’nun anılarında geçmektedir.[5]





“Yabancı adetlerin ve hayvanca ihtirasların, Türk başına doladığı çarşaf ve peçe Kemalist devrimin kaldırmaya ve Türk kadınının medeni cemiyette sosyal durumunu vermeye azmetmiş olduğu herkesçe bilinen ve bilinmesi gereken bir gerçekliktir…”[19]





Ve son darbe vuruluyor… Içişleri Bakanlığı’nın ısrarlı takibine karşılık bazı yerlerde yasağa uyulmaması ve alınan önlemlerin bazı zorluklardan ötürü uygulanamaması üzerine 23 Nisan 1937’de peçe ve çarşafın giyilmesi Içişleri Bakanlığı tarafından yasaklanmış, yasağa uymayanların 25 liraya kadar cezalandırılmaları emredilmiştir:





detaylar için;


http://belgelerlegercektarih.com/tag/ataturk-basortusunu-yasakladi-mi/





tesettür nasıl olmalıdır ve çarşaf hakkında detaylı bilgi için;


https://mustafa1senyurt.wordpress.com/2015/02/13/resulullahin-bahsettigi-giyinik-ciplaklar-kimlerdir/