26 Kasım 2018 Pazartesi

Adalet ve Hakimiyet








Allah'ın ayetleri, Peygamberimizin (salat ve selam olsun) hadisleri, alimlerimizin hükümleri varken kendi nefislerine göre hüküm veren hakimler, dava açan savcılar, avukatlar ve yasa çıkaran millet vekilleri bu yazı sizin için!

İslam bu dünyaya hakim olmamızı ve adaletli olmamızı emreder. Kendi ülkemizde adaleti sağladıktan sonra amacımız komşu ülkelerden başlayarak dünyaya adalet götürmek için hakim olmalıyız. Bu cihad yeryüzüne hakim olana kadar devam eder.

Adil olursanız yeryüzüne hükmedebilirsiniz. Adil olmak için ise İslam’ın hükümlerine harfiyyen uymak gerekir.

İslam’la hükmetmeye şöyle bir örnek vererek konuyu netleştirelim. Mesele Kuran’a göre belli bir miktarın üstünde ve ihtiyaç haricinde birisi hırsızlık yaptı ise o kişinin eli kesilir.

"Hırsızlık yapan erkek ve kadının ellerini kesiniz." (Maide, 5/38)

eğer hırsızın elinin kesilmesine hüküm verdiyseniz bu karar adaleti sağlar ve hırsızlığı bitirir. Hırsıza mesela 3 yıl hapis cezası verirseniz o kişiye ceza vermiş olursunuz ancak bu karar adaleti getirmez ve hırsızlığı bitirmez. Hırsıza hiç ceza vermezseniz günaha girmiş ve adaleti yıkmış olursunuz.

ikinci örnek ise islam’da cezası olmayan bir konuda ceza vermektir ki bu duruma göre kişiyi imandan dahi edebilir.

mesela islam’da şahsa küfür etmek yasaktır ancak bunun belli bir cezası yoktur. bir kişiye küfür ettiği gerekçesi ile hapis cezası vermek zulümdür

ancak küfür konusunda Allah’a, İslam’a ve peygamberlere küfür edenlerin cezası islam’a göre ölümdür.

başka bir örnek ise İslam’ın helal kıldığı bir şeye ceza vermektir ki işte kişiyi imandan eden ve yasaklanan hüküm verme ve yasa koyma budur. maalesef bugün Türkiye’de bunun bir çok örneğini görmekteyiz. Mesela islam’da sakal bırakmak sünnet iken yani sakal bırakan kişi sevap kazanırken ve sakal bırakmak tavsiye edilirken. sakalı yasaklayanlar islam düşmanlığı yapmış olurlar

başka bir örnek ise evlenme yaşıdır islam’da evlilik yaşına bir kısıtlama getirilmemiştir. kişi buluğ çağına erdikten sonra anne baba ve kız ya da erkeğin evlilikte rızası varsa ve imamda bu nikahta dini bir sakınca görmedi ise nikah geçerlidir. devletin bu konuya karışma hakkı yoktur ancak mesela 16 yaşında küçükler evlenmezse daha iyi olur diyebilir ancak 16 yaşında küçüklerin evlenmesini yasaklamak islam düşmanlığıdır.

hakimler, savcılar, avukatlar ve millet vekilleri eğer Allah’a inanıyorsanız ALLAH’TAN KORKUN!




KONU İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER;


"Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma." Nisâ Suresi 105. Ayet Meali

"Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır." ALİ İMRAN Suresi 19. ayeti

"Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır." ALİ İMRAN Suresi 85. ayet meali

“Bugün sizin dininizi ikmal ettim (kemale erdirdim). Üzerinize nimetimi tamamladım. Ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim. (İslâm’a razı oldum.)” ( Mâide Sûresi, 3)

"Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır." SAFF Suresi 8. ayeti

“O, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir. (Allah) o hak dini bütün dinlere üstün kılmak için (böyle yaptı). Şahit olarak Allah yeter.” FETİH Suresi 28. ayet meali

“Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve O’nun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedî kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır” NİSA Suresi 14. ayet meali

“Kendilerine, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiği zaman, “Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. Şeytan, kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı?” LOKMAN Suresi 21. ayet meali

“Kâfir olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz onu (Allah'ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur.” ENFAL Suresi 73. ayet meali

“Rabbinizden size indirilen(Kurân)ı hakkıyla tatbîk etmedikçe, hiçbir şey (hiçbir hakikat) üzere değilsiniz!' Ve andolsun ki Rabbinden sana indirilen (bu Kur’ân), onlardan birçoğuna azgınlık ve küfrü artıracaktır! Öyleyse o kâfirler topluluğu için üzülme!” MAİDE Suresi 68

“kitabın bir kısmına inanıyorsunuz da bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Şu halde içinizden böyle yapanın cezası dünya hayatında rezil olmak ve kıyamet gününde azabın en şiddetlisine uğratılmaktan başka nedir? Allah sizin yaptıklarınızın hiç birinden gafil değildir” BAKARA Suresi 85

“Haddi aşan bir topluluk oldunuz diye vazgeçip Zikir'le (Kur'an'la) sizi uyarmaktan geri mi duralım?” Zuhruf Suresi 5

“Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.” AHZAB Suresi 36. ayeti

“Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kuran’a) ve Resûlüne davet edildiklerinde, mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” NUR Suresi 51. ayet

“Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma.” CASİYE Suresi 18. ayet

“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” NAHL Suresi 90. ayet meali

"Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır." NİSA Suresi 135. ayet meali

"Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir." NÛR Suresi 55. ayet meali

"Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın." TEVBE Suresi 29. ayet meali

“(Ey inananlar!) Peygamberin (sizi) çağırmasını aranızda birbirinizi çağırmanız gibi tutmayın. İçinizden biribirini siper ederek sıvışıp gidenleri Allah gerçekten bilir. Artık onun emrine muhalefet edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya elem dolu bir azaba uğramaktan sakınsınlar.” NUR Suresi 63. ayet

"(Ey Muhammed!) De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, diriltir ve öldürür. O hâlde, Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.” A'RAF Suresi 158. ayeti

"Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir." AHZAB Suresi 40. ayeti

“Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir." Bakara Suresi 249. ayet

“Ben size yasakladığım şeye kendim aykırı davranmak istemiyorum; dilediğim, gücümün yettiği kadar bozuk düzeni düzeltmekten ibarettir; başarım da yalnızca Allah’ın yardımıyladır; O’na dayandım ve sadece O’na yöneliyorum” [Hûd sûresi 88]

“Onlar (o müminlerdir) ki eğer kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek, namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve fenalığı yasak ederler. Bütün işlerin sonu sırf Allah’a âittir.” (Hac 41)

"Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz. " ÂLİ İMRÂN Suresi 110. ayet meali

"Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalışandan kim daha zalimdir. Böyleleri oralara (eğer girerlerse) ancak korka korka girebilmelidirler. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır." BAKARA Suresi 114. ayeti

"Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur." TEVBE Suresi 18. ayeti

Sihirbazlar şöyle dediler: “Bize gelen apaçık delillere ve bizi yaratana seni asla tercih etmeyeceğiz. Artık sen vereceğin hükmü ver. Sen ancak bu dünya hayatında hüküm verirsin.”
“Şüphesiz ki biz; günahlarımızı ve bize zorla yaptırdığın sihri affetmesi için, Rabbimize inandık. Allah’ın vereceği mükâfat daha hayırlı ve daha kalıcıdır.”
Şüphesiz, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, kesinlikle ona cehennem vardır. Orada ne ölür, ne de (güzel bir hayat) yaşar.
Her kim de O’na salih ameller işlemiş bir mü’min olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar akan, içinde ebediyyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu, günahlardan temizlenenlerin mükâfatıdır.
Tâhâ Suresi 72-76

"Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, rakiplerini, bir de Meryem oğlu İsa Mesih'i Rabler edindiler..." Tevbe suresi 31. ayet Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, bu âyette, Yahudi ve Hıristiyanların kendi din adamlarına, ibadetin belirli tapınma şekillerini sunduklarından söz edilmekte olduğunu düşünen ve bunun gerçek anlamını öğrenmek isteyen Adiyy b. Hâtim’e, ilâh edinmeyi şu şekilde açıklamıştır: "Evet, onlar (senin söylediğim gibi tapınmanın belli şekilleriyle) onlara ibadet etmiyorlardı. Fakat onlar, ötekiler (hahamlarla rahipler) bir şeyi helal kıldıklarında helâl, haram kıldıklarında da haram kabul ediyorlardı." Tirmizi, Tefsirul Kuran 10

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘Benimle İsa arasında Nebi yoktur. İsa inecektir. Onu gördüğünüz zaman tanıyınız. O, orta boylu, kırmızı beyaz tenli, sarıya boyalı iki elbise içerisindedir. Yağmur yağmadığı halde saçı su damlatır gibidir. İslam namına insanlarla savaşır. Haçı kırar, domuzu öldürür ve cizyeyi kaldırır. Onun döneminde Allah-u Teâlâ, İslam hariç tüm milletleri helak eder. Mesih Deccal’i de helak eder. Yeryüzünde kırk sene kalır, sonra vefat eder. Müslümanlar ona cenaze namazı kılar’ buyurdu.” Ebu Davud 4324

Yine Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘Nefsimi elinde bulunduran zata yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa’nın adil bir hâkim olarak içinize inmesi yakındır. O, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve cizyeyi kaldıracaktır! O zamanlar mal o kadar çoğalıp taşacak ki kimse kabul etmez olacaktır! Nihayet tek bir secde, dünya ve içindekilerden hayırlı olacaktır!’ buyurdu.” Müslim 155/242, İbni Mace 4078

Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi: “Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘Ümmetim içerisinde Deccal çıkar ve kırk gün kalır. Sonra Allah, Meryem oğlu İsa’yı gönderir. İsa, Mesud oğlu Urve’ye benzemektedir. İsa, Deccal’i arar ve onu öldürür. Sonra insanlar, iki kişinin arasında hiçbir düşmanlık bulunmaksızın tam bir huzur içinde yedi yıl yaşarlar. Sonra Allah, Şam tarafından serin bir rüzgâr gönderir de artık yeryüzünde kalbinde zerre ağırlığınca hayır yahut iman bulunan kimse kalmaz. O rüzgâr kalbinde zerre miktarı hayır yahut iman bulunan herkesin ruhunu kabzeder. Sizden biri dağın içine ta ortasına kadar girmiş olsanız bile bu rüzgâr onun ruhunu kabzetmek için saklandığı yere girecektir. Artık yeryüzünde kuşlar hafifliğinde, canavarlar ahlakında olan şerli insanlar kalır! Onlar hiçbir iyiliği tanımaz ve hiçbir kötülüğü reddetmezler!’buyurdu.” Müslim 2940/116

İsa Aleyhisselam hakkında hadisler

http://www.sahihhadisler.com/yazdir.asp?id=1392

1607- Ömer b. Hattâb (r.a.), Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle söylediğini işitmiştir: “Yahudi ve Hıristiyanları, Arap yarımadasından mutlaka çıkaracağım orada sadece Müslümanlar kalacaklardır.” (Müslim, Cihâd: 21; Ebû Dâvûd, Harac: 21)

3032. İbn Abbâs (Allah ondan razı olsun) demiştir ki: Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur: "Bir ülkede iki kıble olamaz" Tirmizi, zekat II, Ahmed b. Hanbel 1-223, 285. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 11/343

Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur: “Diğer peygamberler kendi kavimlerine hususi olarak gönderilmiş, fakat ben bütün insanlara peygamber olarak gönderildim.” (Buhari, Teyemmüm, 1, Salat, 56; Müslim, Mesacid,3; Nesai, Gusul,36; Darimi, Salat, 111)

Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur: "Ben, insanlarla Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şehâdet edip, namazı tastamam kılıp, zekâtı hakkıyla verinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunları yaptıkları zaman kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. İslam'ın gerektirdiği haklar bunların dışındadır. Onların kalplerinde gizledikleri şeylerin hesabı da Allah'a aittir."

Buhârî, Îmân 17, 28, Salât 28, Zekât 1, İ'tisâm 2, 28; Müslim, Îmân 32-36. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 95; Tirmizî, Tefsîru sûre(88); Nesâî, Zekât 3; İbni Mâce, Fiten 1-3

Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur: "Günahkâr bir toplumdaki iyi kimseler, kötülükleri düzeltmeye güçleri yettiği hâlde, düzeltmezlerse, Allahü teâlâ, ölümlerinden önce onların hepsine şiddetli azap eder." [Ebu Davud]

"Resulullah aleyhissalatu vesselam mescidde alış-veriş yapmayı, yitik ilan edilmesini, şiir okunmasını yasakladı. Keza cuma günü namazdan önce (ilim, vaaz) halkası teşkil edilmesini de yasakladı." Ebu Davud, Salat 220, (1079); Tirmizi, Salat 240, (322); Nesai, Mesacid 22, 23, (2, 47, 48).

Bir gün Mahzumoğulları kabîlesine mensup eşraftan Fâtıma adında bir kadının hırsızlık yaptığı söylenerek Peygamberimiz (s.a.s.)'in huzuruna getirilmişti. Kadının 'elinin kesilmesi'ne hükmedildi. Fakat daha önceki gelenek ve alışkanlıklara göre Kureyş'ten olan asil bir kadın hakkında suç işlemiş olsa dahî böyle bir hüküm verilemezdi. Hükmün infâzının durdurulması için Kureyş'in ileri gelenleri Hz. Peygamber'in çok sevdiği Üsâme b. Zeyd'i araya koyarak bu kadının affedilmesini istediler. Üsâme'nin böyle bir şefaatte bulunması Hz. Peygamber (s.a.s.)'e çok ağır geldi. Hemen ashâbını 'mescid'*de toplayıp bu konuda onlara şöyle hitap etti:

"Ey insanlar! Sizden evvel yaşamış toplumların neden dolayı yollarını şaşırıp saptıklarını biliyor musunuz? Asilzâdeleri bir hırsızlık* yaptığı zaman onu affeder, zayıf ve kimsesizleri bir şey çalarsa onları cezalandırırlardı. Allah'a yemin ederim ki, böylesine kötü bir hırsızlığı Mahzum kabilesine mensup Fatıma değil, kendi kızım Fatıma yapmış olsaydı, kesinlikle onun elini kestirirdim. " (Müslim, Hudûd, 2)




“İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.” Hazreti Ömer

"Yeniden Canlanmak İçin Avrupa Medeniyetini Taklit Değil, Gücümüzün Esası Olan İslamiyet'e Dönmek Gerekir!!.." Sultan Abdülhamid Han



“Allah’tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed’in O’nun rasûlü olduğuna şahitlik edip Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in Allah katından getirdiği her şeyi ikrâr etmedikçe, sadece kelime-i şehadeti söylemeleri, hristiyan ve yahûdilerin İslâm’a girmeleri için kâfi değildir. Hristiyan ise «hristiyanlıktan berîyim», Yahudi ise, «yahudilikten beriyim» demesi de ge­rekir. Bunu söyleyince müslüman olur.” Ebû Hanîfe