27 Aralık 2021 Pazartesi

Peygamberimizin Duaları Hadislerde Geçen Dualar





Elhamdülillahi Rabbil’âlemîn. Essalâtü vesselâmü alâ resûlinâ Muhammedin ve Âlihî ve Sahbihî ecma’în.

Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur ve -veya- şöyle dua etmiştir:

“Eğer siz Allah'tan hakkıyla korksaydınız, kendisiyle birlikte cehaletin yeri olmayan ilmi elbette ki tahsil ederdiniz. Şayet, siz Allah'ı layıkıyla bilmiş olsaydınız, anlasaydınız, dualarınızla dağlar yerinden oynardı.” (Suyuti, Cami’u’s-Sağir 5:319, H. No:7448)

"Dua, ibadettir", sonra şu ayeti okudu: "Rabbiniz: Bana dua edin ki size icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler var ya, alçalmış ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir" buyurmuşlardır" (Mümin, 60) Ebu Davud, Salat 358,

-(Kader, tedbirle, sakınmakla değişmez. Ama kabul olan dua, bela gelirken korur.) [Taberani]

- "Sizden birinizin duâsı acele etmediği ve duâ ettim fakat benim duâm kabul edilmedi demediği takdirde kabul edilecektir.” Buhârî, Deavat: 27

- "En faziletli zikir 'Lâ İlahe İllallâh', en faziletli duâ da 'Elhamdülillâh'dır." Tirmizî

"Allah'a duayı, size icabet edeceğinden emin olarak yapın. Şunu bilin ki Allah celle şanuhu (bu inançla olmayan ve) gafletle (başka meşguliyetlerle) oyalanan kalbin duasını kabul etmez." Tirmizi, Da'avat 66, (3474)

"Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevi şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir." Ravi: İbnu Ömer, Hadis No: 1751-BUHARİ

"Nefislerinizin aleyhine dua etmeyin, çocuklarınızın aleyhine de dua etmeyin, hizmetçilerinizin aleyhine de dua etmeyin. Mallarınızın aleyhine de dua etmeyin. Ola ki, Allah’ın duaları kabul ettiği saate rast gelir de, istediğiniz kabul ediliverir.” Ebu Dâvud, Salât, 362, 1532

"Birbirinize, Allah'ın laneti, Allah'ın gadabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın." (Ebu Davud, Edeb 53, (4906); Tirmizî, Birr 48, (1977)

“Birbirinize Müslümanlığı öğretin. Emr-i marufu (İyiliği emretmek, Kötülüğü yasaklamak.) bırakırsanız, Allahü teâlâ, en kötünüzü başınıza musallat eder ve dualarınızı kabul etmez.” (Bezzar)

"Sıkıntılı ve ızdıraplı anlarda duâsının Allah tarafından kabul edilmesi her kimi sevindirirse bolluk ve rahat zamanlarında duâsını çoğaltsın." Tirmizî

“Allâh’ın her günü iki melek iner. Bunlardan biri: – Allâh’ım! Malını verene yenisini ver! diye duâ eder. Diğeri de: – Allahım! Cimrilik edenin malını yok et! diye bedduâ eder. ” [Buhârî, Zekât 27; Müslim, Zekât 57]

"Bir kul yemek yer, yahut bir şey içer de "elhamdülillah" derse, ALLAH ondan razı olur ve geçmiş günahlarını affeder."[Müslim; Zikr 89, Tirmizi; Daavât 56]

"Hasta veya ölünün başında bulunduğunuz zaman güzel sözler söyleyiniz. Zira melekler sizin dualarınıza âmin derler." Riyazü's Salihin, 922 Müslim, Cenâiz 6. Ebû Dâvûd, Cenâiz 15; Tirmizî, Cenâiz 7

“Bir Müslüman, yanında bulunmayan bir din kardeşi için dua ederse, mutlaka melek ona, aynı şeyler sana da verilsin, diye dua eder.” (Müslim, Zikir 86; Ebû Dâvûd, Vitir 29)

"İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat." Müslim, Vasiyyet 14 Ebû Dâvûd, Vasâya 14; Tirmizi, Ahkâm

"Kul, duâ ettiğinde üç şeyden biri muhakkak verilir: Ya günahı affolur; ya hayrı çoğalır; ya da işlenmiş amel ecri alır." RAMUZ’UL EHADİS (C. 1,S. 104/8)

"Dünyada duası kabul olup isteklerine kavuşanlar, duasının karşılığı dünyada değil de, âhirette verilenleri görünce, keşke, bize de dualarımızın karşılığı dünyada verilmeseydi de, biz de bunlar gibi büyük nimetlere kavuşsaydık diyeceklerdir." [Deylemî, Hâkim]

“Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah duası mizânı, sübhânellah ve elhamdülillah sözleri ise yer ile gökler arasını sevap ile doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyâdır. Kur’an senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar) nefsini satar; kimi onu âzâd kimi de helâk eder.” Müslim,Tahâret 1. Ayrıca bk.Tirmizî, Daavât 86

Peygamberimiz (salat ve selam olsun) yatarken “Âyet’el-Kürsî (Bakara Sûresi 255)” okuyan kişi için, Allah’ın sabaha kadar bir muhafız görevlendirdiğini, onu tehlikelerden emin kıldığını ve ona şeytanın yaklaşamayacağını bildirmiştir. (Buhârî, Vekâlet, 10)

"Kim sıkıntı anında ayetelkürsi (bakara 255) ve amenerrasulü (bakara 285-286) okursa, Aziz ve Celil olan Allah ona yardım eder." İbn Sünni, 346

"Evlerinizi kabirlere çevirmeyin, içerisinde Bakara suresi okunan evden şeytan kaçar" Müslim, Müsafirin 212

Balığın karnında iken, ZünNün'un yaptığı dua şu idi: "Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke inni küntü mine'z-zâlimin" (Allahım! Senden başka ilâh yoktur, seni her çeşit kusurlardan tenzih edirim. Ben nefsime zulmedenlerdenim.) Bununla dua edip de icâbet görmeyen yoktur. Tirmizi, Daavât 85

“Dâvûd aleyhisselâm şöyle dua ederdi: Allahım! Senden; seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim. Allahım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli kıl!” Tirmizî, Daavât 73

"Allah'ım! Bana öğrettiğin ilimle beni faydalandır, bana fayda verecek ilmi bana öğret ve benim ilmimi artır. Her hâl üzere Allah'a hamd olsun. Cehennem ehlinin hâlinden Allah'a sığınırım." Tirmizi, De'avat, 130

"Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin" Tirmizi, Da'avat,149

" Seyyidül İstiğfar Duası " -Şeddad bin Evs’den -radıyallahu anh- rivayete göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:“İstiğfârın en üstünü kulun şöyle demesidir: "Allahumme ente Rabbi la ilahe illa ente halekteni ve ena abduke ve ena ala ahdike ve vadike mestatatu , euzu bike min şerri ma sana'tu , ebu'u leke binimetike aleyye ve ebu'u bizenbi feğfir li feinnehu la yeğfiruz'zunube illa ente" -(Yâ Allah! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni sen yarattın ve ben senin kulunum. Ve ben îman ve ubûdiyyetimde gücüm yettiği kadar senin ahd ü misâkın üzereyim. Yâ Rabbi! Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım: Ve senin bana ihsan ettiğin nimetleri ikrar ve i'tirâf ederim. Kendi kusur ve günâhlarımı da ikrar ve i'tirâf ederim. Yâ Rabb! Sen beni afv ü mağfiret eyle. Zîra senden başkası günâhları afv ü mağfiret edemez) Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz sözlerine devamla şöyle buyurur: “Her kim, bu Seyyidü’l-İstiğfârı sevâbına ve fazîletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevâbına ve fazîletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur.” (Buhârî, Deavât, 2, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101)

"Allahım! Senden işte (dinde) sebat etmeyi, doğruluğa da azmetmeyi istiyorum. Keza nimetine şükretmeyi, sana güzel ibadette bulunmayı taleb ediyor, doğruyu konuşan bir dil, eğriliklerden uzak bir kalb diliyorum. Allah'ım, senin bildiğin her çeşit şerden sana sığınıyorum, bilmekte olduğun bütün hayırları senden istiyorum, bildiğin günahlarımdan sana istiğfar ediyorum." Tirmizi, Da'avat, 22 (3404); Nesai, Sehv, 61

ALLAH’A SIĞINMA DUASI; “Allah’ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılığın getirdiği tâkatsizlik ve bunaklıktan, kasvetten (katı kalplilikten), gafletten, yokluktan, zilletten, mal ve hayır azlığından, meskenetten (kötü hâlden) Sana sığınırım. Nefsin doymak bilmeyen ihtiyaç hissinden, küfürden, fâsıklıktan, hakka muhâlefetten ve ayrılıktan, nifaktan, süm’adan (amelleri insanların duyması için yapmaktan), riyâdan Sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, barastan ve her türlü kötü ve müzmin hastalıklardan Sana sığınırım.” (Buhâri, Tefsir, 16/1; Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1489; Hâkim, el-Müstedrek, I, 712/1944)

“Allah’ım! Beni, iyilik yaptığında sevinen, kötülük yaptığında ise hemen hatasını anlayıp istiğfâr eden kullarından eyle!” (İbn-i Mâce, Edeb, 57; Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1462)

“Allah Teâlâ kimin hayrını murâd ederse onları ona öğretir, sonra ebediyyen unutturmaz.” buyurdu ve şu duâları tavsiye ettiler… ”Allah’ım! Ben zayıfım, zaafımı Sen’in rızâ-yı şerîfini kazanma husûsunda kuvvetlendir. Nâsiyemden tutarak beni hayra sevkeyle! İslâm’ı rızâmın en son noktası kıl! Allah’ım! Ben zayıfım, beni kuvvetlendir; insanlar arasında küçük görülüyorum, beni izzet sâhibi kıl! Ben muhtâcım, beni rızıklandır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 2882; Hâkim, el-Müstedrek, I, 708/1931)

“Allah’ım! Kalplerimizi birleştir, aramızı ıslah et, bize kurtuluş yollarını göster, bizi karanlıklardan aydınlığa çıkar, bizi açık ve gizli tüm türlü çirkinliklerden uzaklaştır. Bize kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, eşlerimizi ve neslimizi mübarek eyle. Tövbelerimizi kabul eyle, şüphesiz ki sen tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametlisin. Bizi nimetlerine şükredenler, nimetlerinle seni övenler, verdiğin nimetleri kabul edenler eyle ve bize nimetlerin devamını ihsan eyle.” (Ebû Davûd, Salât, 182, Hâkim, De’avât, No;977)

“Allahım! Günahımı, bilgisizliğimi, her işimde israfımı ve benden daha iyi bildiğin bütün kusurlarımı mağfiret eyle. Allahım! Ciddi hâlimi, şakamı, hatamı ve bilerek işlediğimi affeyle. Bunların hepsi bende vardır. Allahım! evvelden yaptığım, sonradan yapacağım, gizlediğim, açığa vurduğum ve benden daha iyi bildiğin bütün günahlarımı mağfiret eyle. Öne geçiren ancak sensin. Geriye bırakan da sensin ve sen her şeye kadirsin. KAYNAK: Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4896

(Yatağa girince 3 defa Estağfirullah el azim ellezi lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyum ve etubü ileyh okuyan kimsenin günahları, deniz köpüğü kadar pek çok olsa da, affolur.) anlamı: "Kendisinden başka ilâh bulunmayan, ebedî hayatla daima diri olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı yöneten Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim’" [Tirmizi]

"Sübhânallâhi velhamdülillâhi ve lâ ilâhe illallahü vallâhü ekber" demek, benim için, üzerine güneş doğan her şeyden daha kıymetlidir." Anlamı: "Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur. Allah'tan başka ilah yoktur, Allah en büyüktür."(Müslim)

"Kim sabaha erdiği zaman: "Allahım, benimle veya mahlukatından herhangi biriyle hangi nimet sabaha ermişse bu sendendir. Sen birsin, ortağın yoktur, hamdler sanadır, şükür sanadır" derse, o günkü şükür borcunu ödemiştir. Kim de aynı şeyler akşama erince söylerse o da o geceki şükür borcunu eda eder". Ebu Davud, Edeb 110, (5073)

“Evinden çıkınca kim: ('Bismillâh, tevekkeltü alâllâh, lâ havle velâ kuvvete illâ billâh.')“Allah'ın adıyla, Allah'a tevekkül ettim, güç kuvvet Allah'tandır.” derse kendisine: “İşine bak, sana hidâyet verildi, kifâyet edildi ve korundun da” denir, ondan şeytan yüz çevirir.” [Tirmizi, Daavât, 34, (3422)]

"Allah'ım! Aczden, tembellikten, korkaklıktan, düşkünlük derecesine varan ihtiyarlıktan, cimrilikten sana sığınırım. Keza, kabir azabından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım." Buhari, Da'avat 38, 40, 42, Cihad 25, Müslim, Zikr 52, (2706)

Rasûlullah’ın (salat ve selam olsun) devam edip terk etmediği dualar vardır ki, şu dua onlardandır: “Allah’ım! Gam ve kederden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borçtan ve insanların zulümlerinden Sana sığınırım.” Tirmizî, Daavât 75; Buhârî, Daavât 36

“Allah katında, kulun şöyle demesinden daha sevimli bir dua yoktur:''Allah'ım! Ümmet-i Muhammed'e umumi bir rahmet ile merhamet eyle!" (Ali el-Müttakî, no: 3212, 3702)

“Kim bir yerde konakladığı zaman şu duayı okursa, oradan ayrılıncaya kadar ona hiçbir şey zarar vermez: «Eûzü bikelimâtillahi’ttâmmâti min şerri mâ halâka». (Allah’ın eksiksiz, mükemmel kelimeleri ile, yarattıklarının şerrinden Allah’a sığınıyorum.)” [Müslim, 54, (2708); Muvatta, İsti'zân 34 (2, 978); Tirmizi, Daavât 41, (3433)]

Resulullah (salat ve selam olsun) gök gürleyip, şimşek çakınca şu duayı okurdu: "Allah'ım bizi gadabınla öldürme, azabınla da helak etme, bu (azabı)ndan önce bize afiyet (içinde ölüm) ver." Tirmizi, Da'avat 51, (3446)

- "Küfür ve dalâletten başka her türlü hal için Allah’a hamd olsun." Tirmizî, Deavât: 45

- Allah'ım, kötü huylardan, kötü işlerden, kötü arzulardan ve kötü hastalıklardan Sana sığınırım. Ebu Davud Daavat 126

"Allah’ım, huşû duymaz bir kalbten sana sığınırım, Dinlenmeyen bir duadan sana sığınırım, Doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden, Bu dört şeyden sana sığınırım.” [Tirmizî, Da’avât 69, (3478); Nesâî, İstiâze 2, (8, 255).]

"Geceleyin yatağına uzandığında "kâfırûn" sûresini oku. Sonra bir şey konuşmadan uyu. Şüphesiz bu, şirkten kurtuluştur." (Ebû Davud16/5055, Tirmizi, İbn Mâce, Deylemi)

"Resulullah aleyhissalâtu ve selâm yatağına girdiği zaman şu duayı okurdu: "Bize yedirip içiren, ihtiyaçlarımızı görüp bizi barındıran AIIah'a hamdolsun. İhtiyacını görecek, barınak verecek kimsesi olmayan niceleri var!" Müslim, Zikr 64, (2715)

‘Ey büyük (Allah)! Ey büyük (Allah)! Benim ilâhım ancak Sensin. Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Benim için büyük günahlarımı bağışla, zira şu muhakkak ki büyük günahı (Senin gibi) Büyükten başkası mağfiret edemez’ derse, mutlaka annesinin, kendisini doğurduğu gündeki gibi günahlarından sıyrılır. Bunu çocuklarınıza öğretin, zira muhakkak bu, Allâh-u Te’âlâ’nın ve Rasûlü’ nün sevdiği bir kelimedir. Allâh-u Te’âlâ bununla (dua edenin) dünya ve âhiret işlerini yoluna koyar.” (İbni Asâkir; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl)

Ey insanlar! Duada cehd etmeyi sever misiniz? Öyle ise, “Allahümme e'innâ alâ şükrike ve zikrike ve hüsnü ibâdetike.” (Allah'ım verdiğin nimete şükretmemiz, Seni zikretmemiz ve Sana güzelce ibadet edebilmemiz için bize yardım et) deyiniz. Ramuz El-Ehadis Sayfa: 11 / No: 10

Hz. Peygamber (sav) geceleyin uyanınca şu duayı okurdu: “ALLAH'ım! Seni hamdinle tenzih ederim, Senden başka ilah yoktur. Günahım için affını dilerim, rahmetini taleb ederim. ALLAH'ım ilmimi artır, bana hidayet verdikten sonra kalbimi saptırma. Katından bana rahmet lutfet. Sen lutf edenlerin en cömerdisin.” (Ebu Davud, Edeb 108)

Hz. Ali (ra)'nin anlattığına göre, bir mükateb ona gelerek: “Kitabet borcumu ödemekten aciz kaldım, bana yardım et” dedi. Ona şu cevabı verdi: “Sana, Resulullah (sav)'ın bana öğretmiş bulunduğu bir duayı öğreteyim. (Onu okuduğun takdirde) Sıyr dağı kadar borcun da olsa, ALLAH onu sana bedel öder. Şöyle diyeceksin:" “ALLAH'ım, yeterince helalinden vererek beni haramından koru. Lütfunla ver, başkasına muhtaç etme.” (Tirmizi, Da'avât 121)

“Bir gün, Halid İbnu Velid el-Mahzumi (ra): 'Ey ALLAH'ın Resulü, bu gece hiç uyuyamadım.' diye Hz. Peygamber (sav)'e yakındı. Resulullah (sav) ona şu tavsiyede bulundu: “ Yatağına girdin mi şu duayı oku: “Ey yedi kat semanın ve onların gölgelediklerinin Rabbi, ey Arzların ve onların taşıdıklarının Rabbi, ey şeytanların ve onların azdırdıklarının Rabbi! Bütün bu mahlukatının şerrine karşı, bana himyekâr ol! Ol ki hiç birisi, üzerime ani çullanmasın, saldırmasın. Senin koruduğun aziz olur. Senin övgün yücedir, senden başka ilah da yoktur, ilah olarak sadece sen varsın.”(Tirmizi, Da'avât 96)

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir hastaya geldiği veya kendisine bir hasta getirildiği zaman şu duayı okurdu: "Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şafisin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Senden hiçbir hastalığı hariç tutmayan şifa istiyoruz" Tirmizi daavat 122

"Sizden birine gam veya keder isabet ettiğinde şöyle desin: "Allah, Allahü Rabbî, lâ üşriku bihî şey'en. Allah, Allahü Rabbî, lâ üşriku bihî şey'en. (Allah, Allah Rabbimdir. Ona hiçbir şeyi ortak koşmam.)" Ramuz el e-hadis, 31. sayfa

Hz Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü, dedim, şâyet Kadir gecesine tevâfuk edersem nasıl dua edeyim?" Şu duayı okumamı söyledi: "Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu annî. (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet)" Tirmizî, Da'avât 89, 3508

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Cüzzamdan, barastan (alaten), delilikten ve hastalıkların kötüsünden sana sığınırım." Ebu Davud, Salat 367, (1554)

"Düşman size gece baskını yaparsa "Ha-mim La yunsarün (düşmanlar galip gelemezler.) deyin." Tirmizi, Cihad 11; Ebu Davud, Cihad 78

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) düşmanla karşılaştığı bazı savaşlarında güneş semanın ortasından meyil edene kadar bekledi sonra insanların arasında ayağa kalkıp: −‘Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyiniz! Allah’tan afiyet isteyiniz. Ancak düşmanla karşılaştığınız vakit sabrediniz! Bilin ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır!’ buyurdu. Sonra da: −‘Ey Kitabı indiren, ey bulutları yürüten, ey toplanmış orduları bozguna uğratan Allah’ım! Düşmanları bozguna uğrat, düşmanlara karşı bize yardım et, bize zafer ver’ diye dua etti.” Buhari 2772, 2820, Müslim 1742/20

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem birçok dua okudu, fakat biz ondan hiçbir şey ezberleyemedik. Bunun üzerine: – Yâ Resûlallah! Pek çok dua okudun, biz onları ezberleyemedik, dedik. O zaman Resûl–i Ekrem şöyle buyurdu: – “O duaların hepsini içine alan bir duayı size öğreteyim mi? Şöyle deyiniz: Türkçe Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke min hayri mâ seeleke minhü nebiyyüke Muhammedün sallallahu aleyhi ve sellem. Ve neûzü bike min şerri mesteâzeke minhü nebiyyüke Muhammedün sallallahu aleyhi ve sellem. Ve ente’l–müsteân, ve aleyke’l–belâğ, ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” Anlamı: “Allahım! Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in senden dilediği hayırları ben de dilerim. Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in sana sığındığı şerlerden biz de sana sığınırız. Yardım ancak senden beklenir. İnsanı dünya ve âhirette muradına ulaştıracak sensin. Günahtan kaçacak güç, ibadet edecek kuvvet ancak Allah’ın yardımıyla kazanılabilir.” (Tirmizî, Daavât 89)

“İlahi! İyilikleri yalnız Sen verirsin, kötülükleri de ancak Sen def’ edersin. Fenalıktan korunmak, taat ve iyiliklere kudret, yalnız Sen’in tevfik ve inayetinledir.” Riyazü’s-Salihin 1709. Hadis

"Ya Rabbi! Her şeyi kuşatan rahmetinin hakkı için beni af ve mağfiret eyle." İbni Mace, Sıyam 48

Ebu Bekir es-Sıddık (Allah ondan razı olsun) bir gün Peygamberimize (salat ve selam olsun) gelerek: "-Ya Rasûlallah! Bana bazı mübarek kelimeler öğretseniz de onları sabah-akşam okusam" dedi. Allah Rasûlü de: "-«Gökleri ve yeri, görünen ve görünmeyen alemleri yaratan Allah'ım! Ey her şeyin Rabbi ve sahibi! Sen'den başka ilah bulunmadığına kesinlikle şehadet ederim. Nefsimin şerrinden, şeytanın şerrinden, onun Allah'a şirk koşmaya davet etmesinden Sana sığınırım» diye dua et ve bunu sabahleyin, akşamleyin ve yatağına girdiğin zaman söyle!" buyurdular. (Ebû Dayûd, Edeb 100-101/5067; Tirmizi, Deavat 14/3392)

Allah’ım! Ben kendime çok zulmettim. Günahları bağışlayacak ise yalnız Sen’sin. Öyleyse tükenmez lütfunla beni bağışla, bana merhamet et! Çünkü affı sonsuz, merhameti nihayetsiz olan yalnız Sen’sin! Buhârî, Ezân 149, Deavât 17, Tevhîd 9; Müslim, Zikir 48)

"Amel sayfasının kendisini sevindirmesini isteyen kimse çokça istiğfar (estağfirullah) etsin." Beyhaki

"Allah’ım kullarını mahşerde topladığın veya mahşerde kaldırdığın gün beni azabından koru.” (Müsned: 22160) Tirmizi, Deavat, 18

"Allah’ım! Dalalete (sapıklığa) düşmekten veya (başkalarını) dalalete düşürmekten, hataya düşmekten veya (başkasını) hataya düşürmekten, zulmetmekten veya zulme uğramaktan, cahillik etmekten veya cahillikle karşılaşmaktan, sana sığınırım." Ebû Dâvûd (Edeb 112)

“Allahım bizi bağışla, bize merhamet et, bizden razı ol ve yaptıklarımızı kabul eyle. Bizi cehennemden kurtararak cennete sok. tüm işlerimizi ıslah et.” ebu davud, 5230

Allahım! Bütün işlerimin başı olan dinim konusunda hataya düşmekten beni koru! Yaşadığım şu dünyadaki işlerimin yolunda gitmesini sağla! Dönüp varacağım âhiretimi kazanmama yardım et! Hayatım boyunca daha çok hayır yapmama imkân ver! Her türlü kötülükten kurtulmamı sağlayacak bir ölüm nasip et!” (Müslim, Zikir 71)

“Biz, Resulullah (s.a.v.)’in yanında bulunuyorduk. Bize: ‘Sizden birisi her gün bin sevap kazanmaktan aciz midir?’ dedi. Birlikte oturduğu kimselerden biri, Resulullah (s.a.v.)’e: ‘Bizden birisi bin sevap nasıl kazanır?’ diye sordu. Resulullah (s.a.v.): ‘Yüz defa «subhânallah» diye tesbih eder ve ona bin sevap yazılır veya o kimsenin bin günahı silinir.’ buyurdu.”[Müslim, Zikr 37 (2698)]

Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "İki kelime vardır, bunlar dile hafif, terazide ağır, Rahmâna da sevgilidirler: “Sübhânallahi ve bihamdihi, Sübhânallâhi'l-azim” (Allahım seni hamdinle tesbih ederim, yüce Allah’ım seni tenzih ederim) kelimeleridir" Buhâri, Daavât 65

Kim de bir günde yüz kere 'Sübhânallahi ve bihamdihi.' derse hataları dökülür, hatta denizin köpüğü kadar (çok) olsa bile." [Buhârî, Daavât 54

“La ilahe illallahu, Vahdehu, La Şerike leh, Lehül Mülkü, ve Lehül Hamdü,Yuhyi ve Yümit, ve Hüve ala külli Şey’in Kadir” 'Allah'tan hiç bir ilâh yoktur. O, tektir; ortağı yoktur; mülk O'na aittir; hamd O'na mahsustur. Diriltir ve öldürür. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir." Tırmizî, De'avât:63, no:3474

"Yemeğe başlarken Allahü teâlânın adını anın, yani Besmele çekin. Başında besmele çekmeyi unutan, hatırladığı zaman, “Bismillâhi alâ evvelihi ve ahirihi” (başında sonunda bismillah) desin." [Ebu Davud, Tirmizi, Hâkim]

Rızka kavuşan çok "Elhamdülillah" desin. Rızkı azalan çok istiğfar (estağfirullah) etsin. Üzülüp sıkılan, "la havle vela kuvvete illa billah"(Güç ve Kuvvet Sadece Allah’ın Yardımıyla Elde Edilir) desin. [Beyheki, Hatib]

Enes (Allah ondan razı olsun) Peygamber (salat ve selam olsun) ile birlikte mescidde otururken bir adam da namaz kılıyordu. (Bitirdikten) sonra bu adam: "Allah'ım! Senden dilerim ki hamd sanadır. Senden başka ilah yoktur. Sen birsin. Senin hiçbir ortağın yoktur. Sen, minnet ve atası çok, gökleri ve yeri örneksiz yaratan bir Zat'sın ; Ey celal ve ikram sahibi! Ey devamlı hayat sahibi, Ey kendi kendine kaaim olan zat" diye dua etti. Bunun üzerine Peygamber (salat ve selam olsun): "Yemin ederim ki, bu adam Allah'ın o büyük ismi ile dua etti ki, bu isim ile kendisine dua edildiği zaman kabul eder, birşey istenildiği vakit de verir." buyurdu Ebu Davud, Tirmizi

(Bir kimse, kavuştuğu nimeti her hatırlayışta, Allah'a şükrederse, Allahü teâlâ da, onun her şükrüne karşı yeniden sevab verir. Kim de başına gelen musibeti her hatırlayışta, "İnna lillah ve inna ileyhi raciun" (Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz) derse, Allahü teâlâ da her seferinde onun sevabını artırır.) [Tirmizi]

"Duaların en faziletlisi Arefe günü yapılan duadır. Ben ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en faziletli söz, lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerîke leh lehü'l mülkü ve lehü'l hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr. (Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir. O, herşeye kâdirdir) sözüdür." [Muvatta, Kur'ân 32, (1, 214, 215); Tirmizî, Da'avât 133, (3579)]

- "Ey kalpleri çeviren Allah'ım! Kalbimi dinin üzerine sâbit kıl" (Tirmizi, Kader 7)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce sık sık: “Sübhânallahi ve bi-hamdihî, estağfirullâhe ve etûbü ileyh. Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim. Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim.” (Buharî, Ezan 123, 139; Müslim, Salat 218-220)

"Yâsin, Kurân'ın kalbidir. Allah'ı ve ahiret gününü arzu ederek Yâsin okuyan kimsenin geçmiş günahı affedilir. Onu ölülerinize okuyunuz." (Ebû Davud Cenâiz 20; İbn Mace, Cenâiz 4; İbn Hanbel, Müsned V, 26, 27)

“Allah’ım ölümün şiddet ve sıkıntılarına karşı bana yardım et” Tirmizî, Cenâiz 7. İbni Mâce, Cenâiz 64

"Sizden hiç kimse, maruz kaldığı bir zarar sebebiyle ölümü temenni etmesin. Mutlaka bunu yapmak mecburiyetini hissederse, bari şöyle söylesin: "Rabbim, hakkımda hayat hayırlı ise yaşat, ölüm hayırlı ise canımı al!" Buhari, Merda 19, Da'avat 30

ezan duası Okunuşu: “Allahumme Rabbe hezihi’d-da’veti’t-tâmme. Vesselatil kâimeti âti Muhammedenil vesilete vel fazîlete vebashu makâmen Mahmudenillezi veadteh.” Anlamı: «Ey bu eksiksiz dâvetin ve kılınan namazın Rabbi! Hazret-i Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-’a Vesîle’yi ve fazîleti ver. O’nu va’dettiğin Makâm-ı Mahmûd’a ulaştır!» derse, ona kıyâmet günü mutlakâ şefaat ederim.” (Buhârî, Ezân, 8; Ebû Dâvûd, Salât, 37/529)

“Yâ Rabb! Ben hangi bir mü’mine onu üzecek ve gönlüne ağır gelecek bir söz söylemişsem kıyamet gününde o sözü onun için Sana kurbiyyet eyle; yani o sözden müteessir olduğu kadar onu sana yaklaştır.” (Buhârî, Deavât, 34)

“Allahım! Cehennem fitnesinden, cehennem azâbından, zenginliğin ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım.” (Ebû Dâvûd, Vitir 32; Tirmizî, Daavât 77)

“Allah’ım! Kabir azâbından sana sığınırım. Cehennem azâbından Sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım. Deccâlin fitnelerinden sana sığınırım.” (Buhârî, Ezan, 149)

"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir adamın şöyle söylediğini işitti: "Allah'ım, şehadet ettiğim şu hususlar sebebiyle senden talep ediyorum: Sen, kendisinden başka ilah olmayan Allah'sın, birsin, samedsin (hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey sana muhtaç), doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur." Bunun üzerine Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) buyurdular: "Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin olsun, bu kimse, Allah'tan İsm-i Azàmı adına talepte bulundu. Şunu bilin ki, kim İsm-i Azamla dua ederse Allah ona icabet eder, kim onunla talepde bulunursa (Allah ona dilediğini mutlaka) verir. " Kaynak: Tirmizi, Daavat 65, (3471); Ebû Davud, Salat 358, (1493).

İbnu Ömer (radyallahu anhuma) anlatıyor: "Biz, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte namaz kılarken, cemaatten biri aniden: "Allahu ekber kebira, velhamdü lillahi kesira, subhanallahi bükraten ve asila (Allah, büyükte büyüktür, Allah'a hamdimiz çoktur, sabah akşam tesbihimiz Allah'adır!" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz: "Bu sözleri kim söyledi?" diye sordu. Söyleyen adam: "Ben, ey Allah'ın Resûlü" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesellam) efendimiz:" "O sözler hoşuma gitti. Sema kapıları onlara açıldı" buyurdu. İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) der ki: "Söylediği günden beri o zikri okumayı hiç terketmedim." Nesai, bir rivayette şu ziyadede bulunmuştur: "On iki adet meleğin, bu sözleri (yükseltmek üzere) koşuştuklarını gördüm." Kaynak: Müslim, Mesacid 150, (601); Tirmizi, Daavat 137, (3586);

"Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) selam verip (namazdan çıkınca) üç kere istiğfarda bulunup: "Allahümme entes-selam ve minke's-seIam tebarekte ve tealeyte ya ze'l-celali ve'I-ikram. (Allahım sen selamsın. Selàmet de sendendir. Ey celal ve ikram sahibi sen münezzehsin, sen yücesin)" derdi." Kaynak: Müslim, Mesacid 135, (591); Tirmizi, Salat 224, (300); Ebu Davud, Salat 360 (1513); Nesai, Sehv 80, (3, 68).

Türkçe Okunuşu: "Lâ ilâhe illallâhül’azîm-ül-halîm lâ ilâhe illallâhü Rabbül-Arş-il’azîm lâ ilâhe illallahü Rabbüs-semâvâti ve Rabbül-Erdı Rabbül’Arş-il-kerîm." Anlamı: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) üzüntü sırasında şu duayı okurdu: "Halim ve azim. olan Allah'tan başka ilah yoktur. Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'tan başka ilah yoktur. Kıymetli Arş'ın Rabbi, arzın Rabbi, Semavat'ın Rabbi olan Allah'tan başka ilah yoktur." Kaynak: Buhari, Daavat 27, Tevhid 22, 23; Müslim, Zikr 83, (2730);

“Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım, işimde sana güvendim. (Rızânı) isteyerek, (azâbından) korkarak sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Sana karşı yine senden başka sığınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere inandım.” Buhârî, Vudû 75, Daavât 6;

Peygamberimizin (salat ve selam olsun) Taif Duası; “Ya Rabbi! Kuvvet ve kudretimin en zayıf hâliyle, elimdeki çare ve vasıtaların en basitiyle, insanların gözünde ifade ettiğim değersizliğimle Sana yalvarıyor, Sana sığınıyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Sen zulme uğramış tüm mazlumların Rabbisin. Sen benim de Rabbimsin. Beni kimlerin eline bırakıyorsun? Bana kaba ve sert davranan bir yabancıya mı, yoksa bana üstün kılacağın bir düşmana mı? Eğer Sen bana dargın değilsen, başıma gelen eziyet ve işkencelere aldırmam. Ancak Senden gelecek bir himaye ve koruma çok daha hoştur. Öfke ve gazabına uğramaktan; karanlıkları aydınlatan, dünya ve ahiret işlerini düzene koyan Zâtının nuruna sığınırım! Sadece Sana sığınır ve Senin rızanı dilerim. Senden başka kuvvet ve kudret yoktur!” İbn Hişam, es-Sîre, II, 61-62;

(“Hilim ve kerem sahibi Allah’tan başka ilah yoktur. Ulu arşın Rabbi Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allahım! Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini kazandıracak sebepleri, her çeşit iyiliği elde etmeyi ve her türlü günahtan kurtulmayı senden niyaz ediyorum. Affetmediğin hiçbir günâhımı, kaldırmadığın hiçbir sıkıntımı bırakma! Rızâna uygun olan her türlü dileğimi kabul buyur!”) (Tirmizî, Salât, 236; İbn Mâce, İkâmet’u-Salat, 189)

“Ey ihsanı ebedi olan. ey ihsanı her türlü ihsanın üzerinde olan. Ey dünya ve ahiretin sahibi, Ey Hayy ve Kayyum. Ey hiçbir şeyin aciz bırakamayacağı ve azamette kendisiyle boy ölçüşemeyeceği zat. Hem bu düşmanlarımızın hem de diğerlerinin karşısında bize yardım et. Umumi bir afiyet ve selamet içerisinde kısa zamanda bizi onlara galip kıl.” Müslim, 2696

“Ey Allah'ım! Sen benim Rabb'imsin! Senden başka ilah yoktur. Ben sadece sana dayanıp güvendim. Sen yüce arşın sahibisin! Allah neyi dilerse o olur; dilemedikleri ise olmaz. Günahlardan dönüp ibadetlere yöneliş ancak yüce ve büyük olan Allah'ın kuvvet ve kudretiyledir. Ben biliyorum ki Allah'ın her şeye gücü yeter ve O'nun ilmi her şeyi kapsamaktadır. Ey Allah'ım! Ben nefsimin şerrinden sana sığınıyorum. Ayrıca perçemleri senin elinde olan diğer bütün canlılardan da sana sığınıyorum. Şüphe yoktur ki benim Rabb'im dosdoğru bir yol üzerindedir." (Beyhaki, el-Esma ve's-Sıfat, hadis no: 344)

“–«Gökleri ve yeri, görünen ve görünmeyen âlemleri yaratan Allah’ım! Ey her şeyin Rabbi ve sâhibi! Sen’den başka ilâh bulunmadığına kesinlikle şehâdet ederim. Nefsimin şerrinden, şeytanın şerrinden, onun Allah’a şirk koşmaya dâvet etmesinden Sana sığınırım» diye duâ et ve bunu sabahleyin, akşamleyin ve yatağına girdiğin zaman söyle!” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Edeb 100-101/5067

“İzzeti ve celali ile salih amellerin tamamlandığı Allah’a hamdolsun.” Beyhaki, Esma ve sıfat

“Allah’ım ayıplarımızı ört ve korkularımızdan bizi emin kıl.” Bezzar, 3/577

Osman İbnu Ebi'l-As radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâma Müslüman olduğum günden beri bedenimde çekmekte olduğum bir ağrımı söyledim. Bana: 'Elini, vücudunda ağrıyan yerin üzerine koy ve şu duayı oku!' buyurdu. Dua şu idi: Üç kere, 'Bismillah'tan sonra yedi kere, 'Eûzü bi-izzetillahi ve kudretihi min şerri mâ ecidu ve uhâziru.'/ 'Bedenimde çekmekte olduğum şu hastalığın şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine sığınıyorum.' diyecektim. Bunu birçok kereler yaptım. Allah Teâla Hazretleri benden hastalığı giderdi. Bunu ehlime ve başkalarına söylemekten hiç geri kalmadım." (Müslim, Selam 67;

Allah'ım! Benim dayanağım ve yardımcım sadece sensin. Senin sayende hareket ediyorum; senin yardımın sayesinde düşmana hücum ediyorum; senin verdiğin güç ve kuvvet sayesinde düşmanla savaşıyorum." Ebû Dâvûd, Cihâd 90; Tirmizî, Da'avât 121

“Allah’ım! Senden, hayırlı işler yapmayı, kötü işleri bırakmayı ve yoksulları sevmeyi niyaz ederim. Bir kavme karşı fitne murat ettiğin zaman, Beni o fitneye uğratmadan, yanına al!” (Mâlik, Muvattâ, Kur’ân 40, s. 218.)

“Allah’ım! Bütün işlerde akıbetimizi hayır eyle (veya, hayra çevir). Bizi dünyanın rezilliğinden ve ahiret azabından koru.” (Kenzu’l-ummal, h. No: 3624.)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şu duaları yapmadan önce bir meclisten kalktığı pek az olurdu: “Allahım! Bize, günahla aramıza engel olacak kadar korkundan hisse ver. Bizi, cennetine ulaştıracak kadar tâatini nasib eyle. Dünya musîbetlerini hafifletecek güçlü iman ver. Allahım! Bizi yaşattığın müddetçe kulaklarımız, gözlerimiz ve kuvvetimizden faydalandır; ölümümüze kadar da onları devamlı kıl. Bize zulmedenlerden öcümüzü sen al. Bize düşmanlık edenlere karşı bize yardım et. Bizi dinimizde musîbete uğratma. Dünyayı en büyük düşüncemiz ve gayemiz, ilmimizin sonu kılma. Bize acımayanları üzerimize musallat etme.” Tirmizî, Daavât 80

"Allah'ın doksan dokuz ismi vardır, bunları öğrenip bunlara göre Allah'ı tanıyıp yaşayan ve bu imanla ölen kimse inşallah Cennete girer." (İbn-i Mâce, Duâ: 10) “Allah’ın 99 ismi vardır. Kim bunları sayarsa (ihsâ) Cennet’e girer.” (Tirmizî, De’avât, 83) Tirmizî, bu rivayetinde 99 ismi zikretmiştir. Bu isimler şunlardır: Allah, er-Rahmân, er-Rahîm, el-Melik, el-Kuddûs, esSelâm, el-Mü’min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr, elMütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri’, el-Musavvir, el-Gaffâr, elKahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd, el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, el-Basîr, es-Semi’, el-Hakem, el-Adl, el-Lâtîf, el-Habîr, el-Halîm, el-Azîm, el-Gafûr, eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîr, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl, el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi’, el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy, el-Hamîd, el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, elHayy, el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli, el-Müteâlî, el-Berr, etTevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Raûf, Mâlikü’l-Mülk, Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmi’, el-Ganiyy, el-Muğni, el-Mâni’, ed-Dârr, en-Nâfi’, en-Nûr, el-Hâdi, elBedî’, el-Bâkî, el-Vâris, er-Reşîd, es-Sabûr.

https://www.islamveihsan.com/hadislerde-gecen-dualar.html

https://www.islamveihsan.com/sikintidan-kurtulmak-icin-okunacak-dualar.html

https://hadisci.com/dua-hakkinda-hadisler-sayfa-2

şifa ayetleri https://ilahiogutler.blogspot.com/2020/03/sifa-ayetleri.html

Esmâül Hüsnâ Duâsı https://ilahiogutler.blogspot.com/2016/08/esmaul-husna-duas.html

Kuran'ı Kerim’deki Dua Ayetleri https://ilahiogutler.blogspot.com/2019/11/kuran-kerimde-dua-ayetleri.html


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.